Dokuzuncu Hariciye Koğuşu | Olay Örgüsü, Kişiler, Çatışma

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa‘nın ilk baskısı 1930 yılında yapılmış otobiyografik romanıdır. Psikolojik roman türünün en başarılı örneklerindendir. Adı hiç belirtilmeyen roman kahramanının çektiği hastalık, yazarın çocukluğunda geçirdiği hastalığa benzemektedir. Bu açıdan eser, otobiyografik özellik taşımaktadır ve anı biçiminde yazılmıştır. Kahraman anlatıcı tekniğiyle yazılmış “ben” romanıdır. Romanın genelinde üslup özelliklerine bakıldığında eserin tezatlar üzerine kurulduğu görülmektedir.

A. Konu, Ana Düşünce ve Çatışma

Konu: Çocukluğundan beri bacağından rahatsız olan ve kimseyi dinlemeyen on beş yaşındaki gencin hayaller peşinde koşarken başından geçen olaylar anlatılır.

Ana Düşünce: Verilen öğütler ciddiye alınmalı ve hayallerin peşinden koşulmamalıdır.

Çatışma: Hasta Çocuk, Nüzhet ve Doktor Ragıp arasındaki üçlü aşk çatışması

B. Olay Örgüsü

Hatıra defteri şeklinde yazılan roman belli bir çizgide ilerlese de zaman zaman geriye dönüşler görülmektedir. (Hasta gencin bu hastalıkla ne zamandan beri mücadele ettiğini ve paşanın kimliğini, geriye dönüşlerle anlıyoruz.)

  • Çocuğun hasta bacağı ile mücadelesi
  • Hasta çocuğun Nüzhet’e olan sevgisi
  • Çocuğun Paşa’nın köşküne gidip gelmesi
  • Hasta gencin Nüzhet’e olan aşkının yoğunluk kazanması ve bu aşkın sekteye uğraması
  • Doktor Ragıp’ın ortaya çıkması, hasta gencin ruh dünyasının sarsılması
  • Doktor Ragıp’la hasta gencin çatışması
  • Ragıp’la Nüzhet’in evliliğe karar vermeleri
  • Hasta gencin Nüzhet’le ve köşkle bağının kesilmesi
  • Gencin bacağından ameliyat olması

C. Mekân ve Zaman

Mekân: Romanının dış mekânı İstanbul’dur. Roman boyunca olayların yaşandığı üç ana mekân vardır:

  • Hasta çocuğun İstanbul’un kenar mahallelerinin birinde annesiyle beraber oturduğu “eski bir ev” ve sokakları
  • Akrabası olan emekli bir Paşa’nın Erenköy’deki lüks, ferahlık veren, çevresi ferah, huzur veren “köşk”ü
  • Hasta çocuğun bacağındaki hastalığının tedavisi için gidip geldiği “hastane”. Buranın kapalı dünyası çocuğun bakış açısından karamsar, ümitsiz ve mutsuz ruh haliyle anlatılmıştır.

Zaman: İlk baskısı 1930 yılında yapılmış olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu 1915 yılında geçer. Hasta genç, ameliyattan sonra tuttuğu notların sonuna “5 Ekim 1915” tarihini atar. Romanda yaşananlar 1915 yılının Haziran ve Temmuz ayları arasında geçer.

D. Kişiler

Hasta Genç: Çok okuyan, uzun müddetten beri çektiği hastalığın ruhunda uyandırdığı buhranlar içerisinde ve bu nedenle mutsuz, aşırı derecede kuruntulu, hassas; 15 yaşında olmasına rağmen 40-50 yaşındaki insanların tecrübesine ve çok kuvvetli hislere sahip, ciddi bir genç. Hasta, sakat, yozlaşmış bir tip.

Nüzhet: Paşanın 19 yaşındaki kumral saçlı, ela gözlü tek çocuğu. Ailesi tarafından şımartılmış hoppa mizaçlı, çocukluktan bir türlü kurtulamamış, çocuk ruhlu, zeki bir genç kız. Uçarı, sorumsuz, eğlenceye düşkün, yerinde duramayan, yaşam dolu, son derece hareketli birisidir.

Doktor Ragıp: 35 yaşlarında uzun boylu, yakışıklı, kendine güvenen, dış görünüşünün mükemmelliğine karşılık iç dünyası basit ve kozmopolit fikirlere sahip bir genç.

Paşa: Kozmopolit fikirlere sahip, okumayı seven, anlayışlı, babacan tavırları olan, disiplinli, yardımsever ve dediğim dedik, birisidir. Erenköy’de bir köşkte oturur. Gençliğinde Paris’te bulunmuş, bu nedenle Fransız hayranlığı olan bir insandır.

E. Romandaki Anlatıcı ve Bakış Açısı

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmış, “ben” romanıdır. 1. tekil şahıs anlatım kullanılmıştır. Anlatıcı, romanın başkahramanı olan on beş yaşındaki “hasta çocuk”tur. Diğer kişiler, romanda yaşanan olaylar anlatıcı konumundaki “hasta çocuğun” penceresinden, dar ve kısıtlı bir bakış açısıyla verilir. Hasta çocuğun iç dünyası ayrıntılı bir biçimde anlatılırken diğer kişilerde ayrıntı kullanılmamıştır.

F. Anlatım Teknikleri

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu psikolojik roman özelliği taşımaktadır. Bu nedenle Peyam Safa eserde bilinç akışı, iç monolog gibi anlatım tekniklerini kullanmıştır.

G. Romandaki Dil ve Üslup

  • Romanda biçim ve içerik uyumu vardır. Eser psikolojik romanın olgun örneklerinden biridir.
  • Bilinç akışının etkisiyle heyecan ifade eden cümleler ile kesik cümlelere sık sık rastlanır
  • Tasvir ve kişi tahlillerine yer verilmiştir.
  • Genel olarak değerlendirildiğinde romanın tezatlar üzerine kurulduğu görülür.

H. Romanda Etkili Olan Edebî Akım

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu realizm akımı etkisiyle yazılmıştır. Eserde roman kahramanının iç dünyası gerçekçi ve doğal biçimde anlatılmıştır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Metin İnceleme Roman

Ayın On Dördü Roman Özeti

Refik Halit Karay, ölümünden on beş sene sonra ,1980 yılında, okuyucuyla buluşan Ayın On Dördü …