Hikâyede Kullanılan Anlatım Teknikleri

Hikaye yazarı, ele aldığı konuyu okuyucuya sunarken farklı yöntemlerden faydalanır. Hikâyede kullanılan belli başlı anlatım teknikleri şunlardır:

Örneklerle Hikâye Anlatım Teknikleri

Anlatma Tekniği

Hikâyede kullanılan anlatım teknikleri arasında en çok kullanılan tekniktir. Anlatma tekniğinde okuyucuyu olayın içine çekmek ve olay içinde yaşatmak amacıyla olaylar, kahramanlar, zaman ve mekân unsurları bir bütün olarak anlatılır. Olay, durum, kişi, yer kavramları art arda verilerek anlatılanların okurun kafasında canlanması sağlanır, böylece okurun ilgisi canlı tutulur.

Örnek:

Pansuman ve yemek arabalarının, tekerlekli sedyelerin, çekilen karyolaların, gıcırdayan kapıların, koridorun bir ucundan öteki ucuna bağrışan hastabakıcıların, hastaneye ek yapının gürültüleri ansızın durdu. Asansörler bulundukları noktada asılı kaldı. Dışarıda açık bırakılmış bir camın kapı altından odaya üfürdüğü soğuk bahar rüzgârı uğuldamaz oldu. Hastane hademesinin gülüşü olduğu yerde, olduğu gibi dondu. Kendi içinin gürültüsü en son dindi. Başı sağa doğru kayıp düştü.

Gösterme Tekniği

Hikâyedeki olayın, eylemlerin, hareketlerin, tutum ve davranışların dil aracılığıyla gösterilmesidir. Eylemlerin oluş biçimleri ve nasıl sonuçlandıkları gösterme tekniğiyle okura yansıtılır. Bu teknikte amaç okurun dikkatini çekmek ve onu eserin kurmaca dünyasının bir parçası yapabilmek, o eylemleri yaşıyor gibi hissetmesini sağlamaktır.

Örnek:

Selenge ırmağının aktığı yola yönelmiş yorgun bir atlı yavaş yavaş ilerliyor, gözleriyle durmaksızın ileriyi kolluyordu. Bu, Ötüken’den gelen bir yolcuydu. Üstünde kılıç, yay ve sadağından başka bir şey yoktu. Durumundan, gidişinden yüce bir bahadır olduğu anlaşılıyordu. Fakat kendi de atı da o kadar yorgundu ki gün batımına kadar yürüyebilecekleri şüpheliydi.

Bilinç Akışı Tekniği

Bilinç akışı tekniği bir edebî metinde kahramanın kafasının içini okuyucuya doğrudan doğruya seyrettiren bir tekniktir. Bilincin bağımsız bir şekilde kendisini okura sunmasını amaçlar. Derin psikolojik çözümlemelere kapı açması ve çağımız insanının karmaşık iç dünyasını ele vermesi açısından bilinç akışı, bir anlatmadan çok gösterme tekniğidir. Bireyin iç dünyasının gizemlerini sansürsüz aktarma eylemi, esere aynı zamanda bir doğallık da katmaktadır.

Örnek:

Genç adam bir vurgunu yaşıyordu. Bir kara sevdayı. İnzibat denize bakıyordu. Arada bir eczanenin çıngırağı çalıyordu. Berberin koltuğunda hâlâ aynı adam oturuyordu. (Berber kendi kendine sonsuza dek tıraş ediyordu ya da bunun böyle olması gerekiyordu) İçindeki o sızılı boşluğun taştığını duyumsuyordu genç adam. O boşluk kendi kendini yok ederek doluyordu. Genç adam mazisini, mazisi de genç adamı arıyordu şimdi. Yıllardır bu anı beklemişti. Sevda, bir cinnet gibi çıkagelmişti. Bu gelini deli gibi seviyordu. Bu düşü deli gibi seviyordu. Bütün yaşadıkları bugüne hazırlıktı sanki.

Montaj Tekniği

Bu teknik yazarın bir hikâyede başkasına ait bir metni kendi eseriyle ilişkilendirerek eserine aktarmasıdır. Montaj tekniğinde alınan ve esere eklenen metinle kaleme alınan metnin uyuşması gerekir, yani alıntının anlatım gücüne bir katkı yapması, esere bir zenginlik ve derinlik kazandırması gerekir.

Örnek:

Tahsin Yücel’in Yaşadıktan Sonra hikâyesinde yazar, karakterlerden birine Karadede’ye ait aşağıdaki ilâhiyi söyleterek montaj tekniğini kullanmış olur.

Kâbe’nin yolları bölük bölüktür
Benim yüreciğim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir
Canım Kâbe’m, gözeel Kâbe’m

Diyalog Tekniği

Hikâyede en sık kullanılan anlatım teknikleri arasında yer alan “diyalog” hikâye kişilerinin karşılıklı konuşmalarına dayanır ve sıkça başvurulan bir anlatım tarzıdır.

Örnek:

İnci’nin babası eve neşeyle geldi:
— Al, hanım, dedi, sakla şunu bir kenara… Borç bini aştı mı, her gün tavuk ye, demişler…
Kadın, çeyrek piyango biletine hayretle baktı:
— Ne bu kocacığım?
— Piyango bileti… Gişenin önünden geçiyordum. İçimde bir his, birdenbire zınk dedim durdum. Şeytan dürttü, kıydım yüz yirmi beşe…
—İyi ettin, madem içinden geldi… İnci annesinin elinden bileti aldı, bilete uzun uzun baktı. Sonra onu babasının kalın kaplı kitaplarından birisinin arasına koydular.

İç Diyalog Tekniği

İç diyalog tekniği bir öykü karakterinin karşısında bir başkası varmış gibi kendi kendisiyle konuşmasıdır. Konuşmalar dil bilgisi kurallarına uygundur. Herhangi bir bilinç akışı görülmez. Bir sohbet havası içinde yazılır. Öykü kahramanı karşısında bir başkası varmış gibi kendi kendisiyle sohbet eder.

Örnek:

—Tereddüt etme!
— Hayır, hayır yapamayacağım.
— Yapacaksın!
— Yapamayacağım.
— Yüz bin lirayı kaçıracaksın!
— Kaçsın!
— Sen budalasın!
— Hayır, ben budala değilim.

İç Monolog Tekniği

Modern anlayışla düzenlenmiş eserlerde görülen ve insanın iç dünyasını okuyucuya aracısız aktarmayı hedefleyen bir tekniktir. Kahramanın söylenmemiş düşüncelerinin, zihnin serbest bir ürünü olarak, fakat mantıki bir sıra içinde, gramer kurallarına uygun ve konuşma diline yakın bir şekilde, doğrudan doğruya okuyucuya anlatması iç monolog tekniğinin belirgin özellikleridir.

Örnek:

“Yazık. Pastayı kestiğimi görmeyecek. Pastam dokuz katlı. Pastamız yani. Çünkü artık nikahlandım. Artık böylece “biz” oldum. “Ben” demeyi unutmayacak mıydık? “Ben” yok, “biz” var: Pis burjuva kızı! unutamaz mısın ikide bir “ben” demeyi? Unuttum işte Gül. Söze sık sık “Çocuklar ben…” diye başladığım için, beni sürekli böyle azarlayıp durmuş olan bütün eski arkadaşlarıma selam söyle. “Ayşen ‘biz’ olmuş de. Babandan haberi alınca. Elinize kazara, acıları sergileyenlere inat, düğünleri sergileyen bol resimli bir gazete geçerse oradan da öğrenirsin.

Geriye Dönüş Tekniği

Geriye dönüş tekniği anlatma zamanı ile ilgili bir durumdur. Öykü anlatıcısı; olayı, içinde bulunduğu şimdiki zamandan alıp karakterin geçmişine ya da olayın meydana geldiği zamana gider. Hatırlama geriye dönüş tekniğinin bir başka yönüdür. Anlatıcı geriye dönse bile şimdiki zamanın jargonunu kullanır.

Örnek:

Ben daima ıstırap içinde yaşayan bir adamım! Bu azap âdeta kendimi bildiğim anda başladı. Belki daha dört yaşında yoktum. Ondan sonra yaptığım değil, hatta düşündüğüm fenalıkların bile vicdanımda tutuşturduğu nihayetsiz cehennem azapları içinde hâlâ kıvranıyorum. Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım. Hatıra sanki yalnız elem için yapılmış. Evet, acaba dört yaşında var mıydım? Ondan evvel hiçbir şey bilmiyorum. Hissettiğim ilk duygu müthiş bir ıstıraptı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Tezkire

Tezkire Nedir? Tezkirelerin Özellikleri Nelerdir?

Tezkire, Türk edebiyatında biyografi türüne benzeyen, genellikle şairlerin ve yazarların hayatlarını ve eserlerini anlatan eserlere …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir