Bilinç Akışı Tekniği ve Özellikleri

Bilinç akışı (bilinç akımı) tekniği, edebiyatta karakterlerin zihinsel süreçlerini, düşüncelerini, duygularını ve anlık hislerini kesintisiz ve doğal bir şekilde aktarmayı amaçlayan anlatım biçimidir. Bu teknik, okuyucuyu karakterin iç dünyasına derinlemesine bir yolculuğa çıkararak, dışsal olaylardan ziyade içsel yaşantılara odaklanır. Bilinç akışı, genellikle geleneksel anlatı yapılarının ötesine geçerek, karakterin zihinsel ve duygusal karmaşıklıklarını yansıtmayı hedefler.

Bu teknik, özellikle 20. yüzyıl başlarında modernist edebiyatın önemli bir parçası haline gelmiştir. Modernist yazarlar, geleneksel anlatı biçimlerini kırarak, karakterlerin içsel yaşantılarını daha gerçekçi ve derinlemesine yansıtmak istemişlerdir. Bu teknik, psikolojik realizm ve varoluşçu temalarla sıkça ilişkilendirilir.

Bilinç akışı tekniği, edebiyatta karakter derinliği ve psikolojik realizm açısından büyük bir yenilik olarak kabul edilir. Bu teknik, okuyuculara karakterlerin iç dünyalarını keşfetme imkanı sunarak, empati ve anlayış düzeyini artırır. Ayrıca, modernist edebiyatın gelişimine önemli katkılarda bulunmuş ve birçok yazar tarafından benimsenmiştir.

Bilinç Akışı Tekniğinin Özellikleri

  • Düşünceler, hisler ve imgeler arasında belirgin bir ayrım olmadan, akıcı ve kesintisiz bir biçimde aktarılır.
  • Zihin dalgalanmalarını, hatırlamaları, geleceğe yönelik düşünceleri ve içsel monologları içerir. Bu, anlatının parçalı ve dağınık bir yapıya sahip olmasına neden olabilir.
  • Zaman, doğrusal bir şekilde ilerlemez. Geçmiş anılar, şu anki düşünceler ve geleceğe yönelik beklentiler bir arada bulunur.
  • Geleneksel dil kurallarından sapmalar görülebilir. Cümleler bazen tamamlanmamış veya birbirine karışmış olabilir.
  • Dış dünyadan ziyade karakterin içsel dünyası ön plandadır. Dışsal olaylar ve çevre, karakterin düşünceleri ve duyguları doğrultusunda yorumlanır.
  • Bilinç akışı teknikleri, okuyucular için karmaşık ve anlaşılması zor olabilir. Anlatının parçalı yapısı, bazı okuyucular için kafa karıştırıcı olabilir.

Bilinç Akışı Tekniği Örnekleri

Örnek – 1

“Her şeyi ben mi düzeltmeliyim? Dünyayı ben mi kurtarmalıyım? Ne kadar da çok şey bekliyorlar benden. Oysa ben bile kendimden bir şey beklemiyorum. Beklesem bile, hiçbir şey yapacak gücüm yok. Gittikçe daha çok korkuyorum. Çocukken de böyle korkardım. Yatağın altında canavarlar olduğunu düşünürdüm. Şimdi büyüdüm, yine korkuyorum ama bu sefer canavarlar dışarıda değil, içimde. Herkes neden bu kadar kayıtsız? Bütün bunları hissetmiyorlar mı? Yoksa sadece ben mi bu kadar hassasım? Kendimi suçlu hissediyorum, sanki dünyanın bütün yükü omuzlarımda. Ama nasıl kaldırabilirim ki bu yükü, ben bile nereye gittiğimi bilmiyorum… Bir şeyler yapmalıyım ama ne? Her şey bu kadar karmaşıkken nasıl bir şey yapabilirim ki? Ah, keşke her şey daha basit olsaydı. Ama belki de her şey zaten basittir, sadece biz karmaşık hale getiriyoruz. O zaman ne yapmalıyım? Bilemiyorum, gerçekten bilemiyorum. Bu belirsizlik beni tüketiyor. Her şey o kadar bulanık ki…” Turgut Uyar (Tutunamayanlar)

Örnek – 2

“Zaman… Nedir ki zaman? Anıların üstüne yığılmış bir yığın kül mü yoksa onları bir arada tutan görünmez bir ağ mı? Çocukluğumdan bu yana hep aynı sorular… Saniyeler akarken, ben mi onların peşinde sürükleniyorum yoksa onlar mı beni sürüklüyor? Her şey neden bu kadar hızlı değişiyor? Eskiden ne kadar da yavaş geçerdi zaman, şimdi ise her şey sanki bir rüya gibi… Geçmişi hatırlamak, şimdiyi anlamaktan daha kolay; çünkü geçmişi hep olduğundan farklı görüyorum. Şimdi… Şimdi ise ellerimden kayıp gidiyor, her şey anlık ve geçici. Neden bu kadar boşuna bir çaba içinde olduğumu hissediyorum? Bu kadar uğraş, bu kadar koşuşturma, hepsi ne için? O eski, huzurlu günleri özlüyorum; ama o günler gerçekten var mıydı, yoksa sadece zihnimde mi yaşıyorlar? O zaman ne yapmalı? Zamanı durdurmanın bir yolu yok mu? Neden herkes zamanı bu kadar ciddiye alıyor? Ah, saatleri ayarlamak, zamanı kontrol etmek, bütün bunlar aslında ne kadar da anlamsız. Ama yine de yapmaya devam ediyoruz, çünkü başka ne yapabiliriz ki?” Ahmet Hamdi Tanpınar (Saatleri Ayarlama Enstitüsü)

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Servetifünun Dönemi'nde Hikaye

Servetifünun Dönemi’nde Hikâye

Türk edebiyatının modern hikaye türü ile tanışması Tanzimat Dönemi’ne rastlar. Ancak bu dönemde yazılan hikayeler …