Tezkire, Türk edebiyatında biyografi türüne benzeyen, genellikle şairlerin ve yazarların hayatlarını ve eserlerini anlatan eserlere verilen isimdir. Arapça kökenli bir kelime olan “tezkire”, hatırlatma veya anma anlamına gelir. Tezkireler, edebiyat tarihçileri ve araştırmacılar için önemli birer kaynak niteliği taşır ve biyografik bilgi sağlamanın yanı sıra, edebi değerlendirmeler de içerirler.
Tezkire geleneği, İslam dünyasında özellikle 10. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamıştır. İlk tezkireler, Arap edebiyatında görülmüş ve ardından Fars edebiyatına geçmiştir. Türk edebiyatında ise tezkire türü, 15. yüzyıldan itibaren önem kazanmıştır.
Tezkirelerin Özellikleri Nelerdir?
- Tezkireler, ele aldıkları kişilerin hayat hikayelerini ayrıntılı bir şekilde anlatır. Doğum yerleri, doğum ve ölüm tarihleri, eğitimleri, meslek hayatları ve kişisel özellikleri gibi bilgiler bu eserlerde yer alır.
- Bu metinlerde, şairlerin ve yazarların edebi kişilikleri ve eserleri hakkında değerlendirmeler bulunur. Bu değerlendirmeler, tezkire yazarının edebi zevkini ve döneminin edebiyat anlayışını yansıtır.
- Yazıldıkları dönemin sosyo-kültürel yapısını ve edebi ortamını yansıtan önemli belgelerdir. Edebi çevreler, dönemin önemli olayları ve kültürel değerler hakkında bilgiler sunarlar.
- Genellikle edebi bir dille yazılır ve nesir formunda olurlar. Ancak, şiirsel anlatımlara ve süslü üsluba da sıkça rastlanır. Tezkire yazarları, anlatımlarını zenginleştirmek için edebi sanatlar ve alıntılar kullanabilirler.
- Tezkirelerde, şairler ve yazarlar belirli kategorilere göre tasnif edilirler. Bu tasnifler, şairlerin dönemlerine, eserlerinin türlerine veya edebi özelliklerine göre yapılabilir.
- Şairlerin yaşam öykülerini anlatanlara “tezkiretü’ş-şuara” ya da “tezkire-i şuara”, din adamlarının yaşam öykülerini anlatanlara” tezkiretü’l evliya”, hattatların yaşam öykülerini anlatanlara “tezkiretü’l-hattatin”, bilginlerin yaşam öykülerini anlatanlara “tezkire-i ilmiye”, Halvetiye tarikatı şeyhlerinin yaşam öykülerini anlatanlara “tezkiretü’l- halvetiye”, müzisyenlerin yaşam öykülerini anlatanlara “tezkire-i musikişinasan” denir.
Tezkirelerin Tarihsel Gelişimi
Tezkire geleneği, İslam dünyasında özellikle 10. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamıştır. İlk tezkireler, Arap edebiyatında görülmüş ve ardından Fars edebiyatına geçmiştir. Türk edebiyatında ise tezkire türü, 15. yüzyıldan itibaren önem kazanmıştır. Türk edebiyatının ilk tezkiresini Ali Şir Nevai, “Mecalisü’n-Nefais” adıyla yazmıştır. Anadolu sahasında yazılan ilk tezkire Sehi Bey’e ait olup Heşt Behişt (Sekiz Cennet) ismini taşımaktadır. Bunun dışında Latifi’nin tezkiresi, Ahdi’nin Gülşen-üş Şuara isimli tezkireleri de ünlüdür. Edebiyatımızdaki ünlü tezkireleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Ali Şir Nevai (1441-1501): Türk edebiyatının ilk tezkire yazarı olarak kabul edilir. “Mecalisü’n-Nefais” adlı eseri, Türk edebiyatındaki ilk tezkire örneğidir ve çağdaşları hakkında bilgi verir.
Latifi (1491-1582): “Tezkiretü’ş-Şuara” adlı eseri, Osmanlı edebiyatının önemli tezkirelerinden biridir. Latifi, eserinde şairlerin biyografilerini ve edebi değerlendirmelerini sunar.
Aşık Çelebi (1520-1572): “Meşairü’ş-Şuara” adlı eseri, dönemin önemli şairlerinin hayatlarını ve eserlerini anlatır. Aşık Çelebi, tezkirelerinde ayrıntılı biyografik bilgi ve edebi değerlendirmeler sunar.
Kınalızade Hasan Çelebi (1546-1604): “Tezkiretü’ş-Şuara” adlı eseri, Osmanlı şairlerinin biyografilerini içerir ve edebi değerlendirmelerde bulunur.