Büyülü Gerçekçilik Nedir?

Postmodern romanlar içinde sıkça karşılaştığımız kavramlardan biri de büyülü gerçekliktir. Bu yazımızda “büyülü gerçekçilik nedir?” sorusuna yanıt verip bu tarz metinlere örnekler göstereceğiz. Büyülü gerçekçilik, “büyülü unsurların, resmedilen gerçeklik içinden organik olarak gelişmesini sağlayacak biçimde fantastik ve gerçekçiliği birbirine bağlayan” bir postmodern akımdır. Bu terim ilk kez 1925 yılında Alman sanat eleştirmeni ve tarihçisi Franz Roh tarafından kullanılmıştır. Resim alanında çıkan bu akım daha sonra edebiyata da yansımış, özellikle Latin Amerikalı yazarlar büyülü gerçekliğe ilgi göstermişlerdir. Dünya edebiyatında ilk büyülü gerçeklik kitabı Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’in 1935 yılında yayımlanan Alçaklığın Evrensel Tarihi isimli eseridir. Dünya edebiyatında büyülü gerçekçilik denince akla gelen ilk isim Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’dir. Türk edebiyatında büyülü gerçekçilik akımın en önemli ise Latife Tekin’dir.

Büyülü Gerçekçilik Akımının Özellikleri

  • Büyülü gerçekçiliğin en önemli özelliği, fantastik unsurlarla gerçek unsurların iç içe kullanılmasıdır. Bu anlayışla yazılmış bir eserde, doğal olan ile doğaüstü olan, okuyucuyu şaşırtmadan kaynaştırılmalıdır.
  • Bu tür eserlerde ani zaman değişimlerine, rüyalara, yerel mitlere, cinlerle, perilerle dolu masalımsı hikâyelere yer verilir. İzah edilemez, şaşırtıcı ve hatta ani şok yaratacak unsurlar yer alır.
  • Büyülü gerçeklikte folklor de önemli yer tutar. Bu nedenle sözlü gelenek içinde oluşturulmuş hikayeler büyülü gerçekliğin görüldüğü eserlerde sıkça karşımıza çıkmaktadır
  • Büyülü gerçekçilikte, bir düzlemde akıp giden kronolojik zaman yoktur. Geri dönüş ve geleceğe gidiş anlatım tekniklerine sık sık başvurulur.
  • Bu akım, zaman içinde geri kalmış ülkelerin bireysel, sosyolojik, ekonomik sorunlarını işlemek için kullanılan, politik kaygı taşıyan bir akım haline gelmiştir.
  • Büyülü gerçekçilikte karakterler daha çok gerçekleştirdikleri eylemlerle tanıtılmakta, karakterlerin ruhsal, psikolojik ve ahlaki özellikleri açıklanmamaktadır. Yer ve zaman, eserde belirsiz kalır.

Büyülü Gerçekçiliğe Örnek Metin

Verdi ama bu defa da aklına şeytan girdi. Cinlerin yerin yedi kat altındaki evlerinden istedikleri zaman yeryüzüne çıktıklarını insanlarla bir, onların gözüne görünmeden yatıp kalktıklarını, aynı kaşıktan yemek yiyip aynı kaptan su içtiklerini bildiğinden sonunda cin olduğuna karar verdiği öğretmeninin de Akçalı’da olduğunu, kimsenin gözüne görünmeden okula gidip geldiğini düşünmeye başladı. Cinlerin insanın gözüne ancak onların üstüne işendiğinde, ayaklarına kaynar su döküldüğünde, eşikleri besmelesiz atlayıp besmelesiz yatıp kalkıldığında, helada Allah’ın adını anıp dua okunduğunda göründüklerini duyduğundan öğretmenini görmek için onu kızdırmanın tek yol olduğuna karar verdi.

Karar verdikten sonra da köyde duvar dibi, kapı önü küllük koymadı, neresi aklına düştüyse oraya gidip besmelesiz işedi. Cinlerin yerin yedi kat altından olsa olsa karınca deliklerinden, köstebek yuvalarından, topraktaki çatlaklardan çıkacaklarını düşündüğünden köyde karınca deliği, köstebek yuvası, toprak çatlağı bırakmadı, sağa sola ocak kurup su kaynattı.

(Sevgili Arsız Ölüm / Latife Tekin)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bildungsroman Nedir

Bildungsroman Nedir?

Bildungsroman, Almanca kökenli bir terim olup “eğitim” veya “gelişim” anlamına gelen “bildung” ve “roman” kelimelerinin …